“2.600 yaşındaki korunmuş beynin gizemi sonunda çözülmüş olabilir. Heslington beyni, su dolu bir çukurda bulunduğunda, korunmuş olması nedeniyle bilim insanlarını oldukça şaşırtmıştı”
Araştırmacılar, Londra‘nın 200 mil kuzeyindeki küçük Heslington köyündeki su dolu bir çukurdan kalın bir çamurla kaplı karanlık bir insan kafatası çektiğinde, içinde saklanmış harika korunmuş bir beyin bulmayı beklemiyorlardı.
Analiz edilen beyin, MÖ 7. yy. ile MÖ 5. yy. arasında yaşayan orta yaşlı bir erkeğe aitti. Ölümünden sonra beyin, kafatasının içinde tutuldu. Bu doğal korumanın nasıl gerçekleştiği bir gizemdi.
Heslington beyni 2008‘de su dolu bir çukurda bulundu. Zarif bir şekilde muhafaza edilişi bilim insanlarını şaşırtmıştı. Bu 2.600 yaşındaki beynin gizemi sonunda çözülmüş olabilir.
Araştırmacılar, mumyalama ile kasıtlı olarak korunanlar da dahil olmak üzere daha önce korunmuş beyinleri ve beyin dokularını keşfetti. Heslington beyni, bu belirli zaman dilimindeki tek beyin olması bakımından benzersizdir.
8 Ocak’ta Royal Society Interface Dergisi‘nde yayınlanan yeni bir çalışma, beyni moleküler düzeyde inceleyerek, kıvrımlar ve kırışıklıklar içinde derin cevaplar aradı. Bir dizi deney gerçekleştirerek, çalışma 800’den fazla protein tanımladı. Hatta bir bağışıklık tepkisi üretme yeteneklerini koruduklarını gösterebildi.
Öldüğümüzde, bedenlerimiz parçalanır. Beyinler özellikle yüksek miktarda yağa sahip oldukları için ayrışmaya eğilimlidir. Bir zamanlar barındırdığımız bakteri için yiyecek oluruz. Bu da süreci ilerletir. DNA gibi moleküller, nispeten hızlı bir şekilde hasar vermeye ve parçalanmaya eğilimlidir. Ancak proteinler biraz daha dayanıklıdır. Arkeologların insanlık tarihi hakkında uzun süredir devam eden soruları yanıtlamalarına yardımcı olmak için giderek daha önemli bir belirteç haline geliyorlar.
Beynin gizemi…
Burada, proteinler enfes koruma hakkında bir hikâye anlatırlar: Kendilerini kararlı ‘agregalara’ katladılar ve protein bozulmasını önlediler. Bu, yapının korunmasını tamamen açıklayabilir mi? Heslington beyninin olağanüstü durumuna katkıda bulunan birkaç faktör ve hayatta kalması için diğer hipotezler geçmişte atılmıştı.
İlk olarak, kasıtlı olarak korunmadı. Çünkü beyinde, herhangi bir mumyalama veya benzeri belirtisi yok. Bununla birlikte, beynin daha önceki çalışmaları, adamın asılmış olabileceğini ve başının dilimlenmiş olabileceğini öne sürdü. Hatta taze kalıntılar hemen hemen çukura yatırıldı. Soğuk ve oksijeni düşük toprak ise, bakterilerin tam olarak yararlanmasını ve kalıntıları beslemesini engelleyerek korumaya yardımcı olmuş olabilir.
Araştırmacılar ayrıca, numunenin herhangi bir nörolojik hastalık belirtisi gösterip göstermediğini araştırdılar. Ancak analiz, CJD veya Kuru gibi bir prion hastalığından muzdarip adamı gösteren herhangi bir protein birikmesi kanıtı göstermedi.
Araştırmacılar, protein stabilitesi ile ilgili yeni bulguların biyomarker araştırmaları, proteomik ve arkeoloji alanlarına fayda sağlayacağını öne sürüyor.