“Eko-kaygı, iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanabilecek ekolojik felaketlere karşı endişe duyma anlamına geliyor. Bu nedenle iklim değişikliğine bağlı olarak sıklıkla gündeme gelmeye başladı.”
İnsanlar birçok olay veya duygu nedeniyle kaygı duyabilir. Kaygı mantıklı veya mantıksız şeylere karşı kaygı duyabilir. Kaygının nedeni vücudun tehditlere karşı hayatta kalma içgüdüsüyle hareket etmesidir. Dolayısıyla insan var olduğundan beri kaygılar da var olmuştur.
Güncel kaygılardan biri olarak eko-kaygı karşımıza çıkıyor. Eko-kaygı, çevresel zarar veya ekolojik felaket korkusu anlamına gelmektedir. Kavram, iklim değişikliğine bağlı olarak sıklıkla gündeme gelmeye başladı. Çünkü eko-kaygı, iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanabilecek ekolojik felaketlere karşı endişe duymayı içeriyor.
İklim değişikliği son yılarda etkisini gösterir şekilde yaşanmaya başladı. Artık krizin etkileriyle günlük hayatta karşılaşabiliyoruz. Orman yangınları, kasırgalar, aşırı sıcaklıklar, yağış azlığı ve büyük sel baskınları gibi olayları yaşayarak iklim değişikliğiyle yüzleşiyoruz. Böyle olunca yaşadığımız çevresel felaketin kronik korkusunu yaşıyoruz. Bu durum eko- kaygı olarak adlandırılıyor.
İklim değişikliği konusunda Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı oldukça önemli. Yaygın olarak bilinen adıyla COP26, İskoçya’nın Glasgow şehrinde 31 Ekim- 12 Kasım 2021 tarihleri arasında düzenleniyor. Konferans küresel ısınma ve sera gazı salınım oranlarını azaltma amacıyla 197 ülkenin katılımıyla gerçekleşiyor.
Önümüzdeki günlerde COP26’dan önemli haberler gelecek. Zira Birleşmiş Milletler, iklim değişikliği ile ilgili mevcut durumu, insanlık için kırmızı kod şeklinde nitelendiriyor. Gezegenin geleceği hakkında olumlu çıkarımların yapılamayacağı ortada. Buna bağlı olarak sıkıntı ve endişe ortamının oluşacağı yönünde tahminler var.
İnsanların bu duruma verdikleri duygusal tepki eko-kaygı olarak karşımıza çıkıyor. Bilim insanlarının gelecek yıllara yönelik tahminleri iç açıcı olmadığından çevre kaygısı artış gösteriyor.
Eko-kaygı yaşadığınızı hissediyorsanız, kaygınızı azaltmak için bazı yollar var:
Duygularınızı kabul ederek kontrol etmeye çalışın
İlk olarak tam olarak ne hissettiğinizin farkına varın. İklim değişikliğiyle ilgili yaşanan olaylar karşısındaki duygularınızın ne olduğunu anlayın. Hissettiğiniz şeyin korku, endişe, bunalma vs. olup olmadığını fark etmeye çalışın. Sonra anlamlandırdığınız duyguyu kontrol etmeye çalışın. Duygunuz üzerinde düşünerek onu olumluya doğru yönlendirin.
Bir topluluğa katılın
Sizinle benzer duyguları olan insanlarla beraber zaman geçirin. Böylece sizin gibi düşünüp hisseden başka insanların da olduğunu anlarsınız. Bu sayede kendinizi duygusal olarak daha güçlü hissedebilirsiniz.
Diğer yandan endişelerinizi paylaşıp onların da çevreye duyarlı tercihler yapmasına ön ayak olabilirsiniz.
Farklı nesillerin bakış açılarına odaklanın
Genç ve yaşlı insanlar farklı şekillerde eko-kaygı yaşayabilir. İki farklı nesil fikir alışverişinde bulunarak bu kaygılarını azaltır. Böylece karşılıklı olarak hem bilgi sahibi hem de daha farklı şekilde bilinç sahibi olur. Ayrıca yaşlı nesillerin genç insanlarla ilgilenmesi ve onları dinlemesi yönünde tavsiyeler var.
Kendinizi odak noktası yapın
İnsanlar iklim değişikliği konusunda bir şeyleri değiştirmek ister. Bunu tek başına yapabildiği ölçüde gerçekleştirdiğinde kaygılarını azaltır. Çünkü bir kişi bütün rolleri tek başına üzerine alamaz. Öncelikle insanın bunu kabullenmesi gerekiyor.
Bu noktada insan kendisine bir rol üstelenip bir şeyler yapabilir. Örneğin geri dönüşüm, gıda atığını azaltma gibi konularda daha dikkatli olabilirsiniz. Bahçecilikle uğraşın ya da balkon bahçeciliği ile çiçek, bitki ve sebze yetiştirebilirsiniz. Eğer çocuğunuz varsa onunda doğada zaman geçirebilirsiniz. Aynı zamanda ona erken yaşta doğa sevgisi aşılayıp sorumlu bir birey olmasını sağlayabilirsiniz.