“Bir araştırmaya göre, hamilelik döneminde yoğun stres altında olan kadınların çocuklarında kişilik bozukluğunun gelişme ihtimali, diğerlerine göre yaklaşık 10 kat daha fazla”
Stres, birçok kişiyi olumsuz yönde etkiler. Stresin olumsuz etkilerinin hamile kadınlardaki seyri oldukça önemli. Çünkü hamilelik sürecinde aşırı stres yaşayan kadınların çocukları da stresten olumsuz olarak etkileniyor. Yapılan bir araştırmaya göre, hamilelik döneminde yoğun stres altında olan kadınların çocuklarında kişilik bozukluğunun gelişme ihtimali, diğerlerine göre yaklaşık 10 kat daha fazla.
Kişilik bozukluğu olan kişiler, yüksek düzeyde endişeli veya duygusal yönden dengesiz olabilirler. Örneğin bu kişiler paranoyak ya da anti sosyal olabilir. Çeşitli türleri olan kişilik bozukluğunu yaşayan insanların kişiliğindeki bazı yönler, hem onlar hem de diğer insanlar için hayatı zorlaştırır.
İnsanların hayatını önemli derecede etkileyen kişilik bozukluklarının yaklaşık 20 kişiden birini etkilediği düşünülmekte. Ayrıca kişilik bozukluğu olan insanların, depresyon, uyuşturucu veya alkol sorunları ile başka zihinsel sağlık sorunlarını yaşama olasılıkları da oldukça yüksek.
Çocukların nasıl büyüdüğü, ailenin maddi durumu, çocukluk döneminde yaşanan travma gibi bazı önemli faktörlerin, kişilik bozukluklarının gelişiminde önemli rol oynayarak, bozukluğun gelişmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Aynı zamanda eğitim, beyindeki problemler, genler vb. gibi faktörler de kişilik bozukluğunun gelişiminde rol oynayabilir.
Önemli bir sorun olan kişilik bozukluğu ile ilgili olarak hamile kadınlar ve çocukları üzerinde yapılan araştırmaya göre, annenin yaşadığı orta dereceli stres bile bebeğin gelişimi üzerinde etkili olabilir ve bu etki doğumdan sonra dahi devam edebilir.
Finlandiya
Araştırma sürecinde Finlandiya’daki 3.600’den fazla hamile kadına stres düzeyleri soruldu ve bunların çocukları takip edildi.
Kadınların stres düzeyleri hakkında onlara sorulan sorular her ay tekrarlandı. Helsinki, Finlandiya civarında yaşayan kadınların sorulara verdikleri cevaplarla stresli olup olmadıkları ya da ne derecede stresli oldukları saptandı.
Kadınlar bebeklerini 1975-1976 arasında doğurdu. Bu çocuklar otuzlu yaşlarına geldiğinde, annelerinin hamilelik döneminde ciddi stres yaşadığı çocuklarda kişilik bozukluğunun herhangi bir çeşidi görüldü. Bunlardan 40’ı da hastaneye yatacak kadar ciddi vakalardı.
Yapılan çalışma ile hamilelik sürecinde kadınların yaşadığı uzun süreli, yüksek stres düzeylerinin çocuklar üzerinde potansiyel olarak uzun süreli bir etkiye sahip olabileceği ortaya çıktı. Ayrıca anne stresine ciddi şekilde maruz kalan çocuklarda kişilik bozukluğu gelişme olasılığı, anneleri stres yaşamayanlara göre 9.53 kat daha fazla olduğu görüldü.
Stresin neden zarar verdiği, hamile kadınlardaki stresin kişilik bozukluğu riskini nasıl artırdığı kesin olarak bilinmemektedir. Beyinde veya kalıtsal genlerin sebep olabileceği değişiklikler veya çocukların yetiştirmesi gibi başka faktörler de riskin artmasında rol oynayabilir.
Araştırmacıların yapmaya çalıştığı şey, hamile kadınların hamilelik sırasındaki psikiyatrik durumları ile diğer faktörleri de kontrol ederek, yalnızca stresin etkilerini ortadan kaldırmaktı. Bu sayede stresle mücadele edilerek, stresin doğum sonrası döneme sıçraması ihtimali ortadan kaldırılmak istendi.
Hamile kadınları, evde ve işte desteklenmek, stres altında olduklarında onunla başa çıkma stratejileri geliştirmeleri konusunda, onlara yardımcı olmak gerektiği belirtiliyor. Bu destek ve yardımın doğum öncesi olduğu gibi, doğumdan sonra da devam etmesi, anne ve bebek açısından oldukça önemli.