Uçuşta Yıldırım Çarpmasına Karşı Şarj Önlemi
Yeni çalışmalar şarj edilecek uçakların yıldırım çarpması riskini azaltacağı yönünde.
Havacılık uzmanları, dünyadaki her ticari uçağın ortalama yılda en az bir kez yıldırım çarpmasıyla karşı karşıya kaldığını belirtiyorlar. Fırtına ortamlarında, bir uçağın elektriksel olarak iletken dış yüzeyi, bir paratoner gibi davranarak uçağın gövdesine hasar verebilecek ve elektronik donanımını tehlikeye atabilecek bir çarpma kıvılcımı oluşturabilir.
Yıldırım çarpmalarından kaçınmak için uçuş rotaları genellikle gökyüzünün fırtınalı bölgelerinde tekrar güncellenir. Mühendisler de bu noktada bir uçağın potansiyel yıldırım riskini azaltmak için bir fikir geliştirdiler. Geliştirilen bu fikir şunu içeriyor: uçak gövdesi elektriksel olarak şarj edilerek. Fikir sıra dışı gelebilir. Ancak mühendisler eğer uçak doğru seviyeye kadar şarj edilirse yıldırımın çarpma olasılığının önemli ölçüde azaltılabildiğini bulduklarını ifade ettiler.
Bu fikir, bir cismin elektrik alanından geçtiği zaman normalde dengede olan dışsal elektrik durumunun değiştiği ilkesinden gelmekte. Harici bir elektrik alanı uçağı kutuplaştırdıkça, uçağın bir ucu daha fazla yüklü hale gelirken, diğer uç daha negatif bir yüke doğru hareket eder.Uçak gittikçe kutuplaştıkça da pozitif bir yükte yüksek düzeyde iletken bir plazma akışı yaratabilir. Bu da yıldırım çarpmasının hemen öncesidir.
Böylesine istikrarsız bir senaryoda araştırmacılar bir uçağı geçici olarak daha yüksek oranda şarj edilmiş pozitif ucu sönümlemek için negatif bir düzeye şarj etmeyi önermekteler. Böylece bunun sonucunda yüksek düzeyde iletken bir plazma akışı oluşmadan yıldırım çarpması riski de engellenmiş olacak.
Araştırmalar, böyle bir yöntemin en azından kavramsal olarak işe yarayacağını modelleme yoluyla göstermeyi başarmışlar.
Uçağın kabini herhangi bir harici elektriksel aktiviteye karşı iyi bir şekilde yalıtılmış olduğundan yıldırım, yolcular için çok az tehlike arz etmekte. Çoğu durumlarda yolcular sadece parlak bir ışık görmekte veya gök gürlemesi duymaktalar.
Bakalım araştırma sonucunu ülkemizde ve dünyadaki sivil havacılıkta ne zaman görmeye başlayacağız.