Beynin kendini korumak için seçtiği yol: Zihinsel yorgunluk
Zihinsel olarak yorgun olmak için pek çok neden olabilir. İşyerinde bir raporu yetiştirmek, okuduğunuz şeyleri ezberlemek veya başka bir zihinsel aktivite sonucunda zihinsel yorgunluk oluşur. Bu durumda yaptığımız herhangi bir işi sonsuza kadar devam ettiremeyiz. Araştırmacılar, bu durumun bir nedeni olabileceğini ortaya koydu. Öyle ki zihinsel yorgunluk, beynimizin kendini korumak için başvurduğu bir yol olabilir.
Herhangi bir zamanda saatlerce ders çalışmak, ödev hazırlamak veya rapor okumak gibi aktiviteler gerçekleştirdiniz mi? Tüm bunların sonrasında zihinsel olarak nasıl hissediyordunuz? Böyle bir durumdayken pek çoğumuz “Kafam kazan gibi oldu” sözünü kullanmışızdır. Tüm bunlar zihinsel yorgunluğun bir sonucudur.
Zihinsel yorgunluk durumunda uykulu hissetmeye başlarız. Aynı zamanda zihnimiz zayıflar. Ancak zihinsel yorgunluğun neden olduğu durumlar bunlarla sınırlı değil.

Geçtiğimiz günlerde Current Biology dergisinde bir araştırma yer aldı. Bu araştırmaya göre süresi uzun olan, yoğun bilişsel aktivite bazı yan ürünlerin beynimizde birikmesine neden oluyor. Glutamat adındaki bir amino asit bunlardan biri.
Glutamat veya diğer adıyla glutamik asit, karar vermemizi ayarlar, çok fazla düşünmeyi bırakıp daha rahatlatıcı, düşük stresli faaliyetlere yönelmemize yardımcı olur. Ayrıca beyinde önemli bir nörotransmiter olarak görev alır. Nöronların sinyal göndermelerini kolaylaştırır. Bununla birlikte beynin gelişim ve büyümesine destek olur. Aynı zamanda bilişsel işlevleri de destekler. İşte tüm bunlar, insan vücudunun kendini tükenmişlikten koruma yolu olabilir.
Bununla birlikte çalışmanın baş yazarı Mathias Pessiglione, yorgunluğun, yaptığımız her şeyi durdurmamızı sağladığını belirtiyor. Aynı zamanda ona göre zihinsel yorgunluk, daha tatmin edici bir aktiviteye yönelmemizi sağlayan bir tür yanılsamadır.
Ayrıca bilişsel aktivite beyinde zararlı maddelerin birikmesiyle sonuçlanıyor. Bundan dolayı yorgunluk, çalışmayı bırakmamıza neden olan bir durumdur. Burada amaçlanan şey ise beynin işleyişindeki bütünlüğü korumaktır.
Araştırma kapsamında iki grubu incelediler
Araştırma ekibi, beyindeki biyokimyasal değişiklikleri ölçen manyetik rezonans spektroskopisi adında bir teknik kullandı. Ekip bu teknikle iki gruba ayrılan insanları inceledi. Araştırmacılar ilk gruba, bilişsel açıdan zor olan görevler verdi. İkinci gruba ise çok daha kolay aktiviteler verdiler.

İncelemeleri sonucunda, çok daha fazla düşünmek zorunda kalan grupta daha yüksek glutamat seviyeleri gözlemlediler. Ayrıca bu grubun beyinlerinin prefrontal korteksinde, bilişsel esneklik, dikkat, karar verme ve dürtü kontrolü gibi şeyleri etkileyen kısmındaki öğrenme genişlemesi azaldı.
Araştırmacılar incelemeleri sonucunda aşırı ve yoğun düşünmenin beyinde glutamat birikimine yol açtığını buldu. Bu durumda ise prefrontal korteksin aktive olması zorlaşıyor. Tüm bunlar da bilişsel kontrolü ve diğer prefrontal işlevlere engel oluyor.
Öte yandan araştırmacılar çalışma sonuçlarının korelasyonel olduğunu ifade ediyor. Ekip ayrıca konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı. “Sonuçlarımız yalnızca ve bilişsel kontrol çabasını sınırlayan şeyin glutamat birikimini önleme ihtiyacı olduğunun kanıtı olarak kabul edilemez.”
Bundan dolayı daha fazla test yaparak doğrulamayı tam olarak gerçekleştirmek de yarar var.
Ayrıca glutamatın beyinde çok fazla olmasının bazı sakıncaları var. Anksiyete, depresyon, epilepsi, bipolar bozukluk, migren, Huntington hastalığı, hafıza kaybı, multipl skleroz, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, otizm ve diğer rahatsızlıklar gibi zihinsel problemlerin nedeni olma ihtimali yüksektir.
Pessiglione’ye göre dinlenmek ve uyumak glutamatı atmak için önemli iki yoldur.
Your point of view caught my eye and was very interesting. Thanks. I have a question for you. https://accounts.binance.com/en/register?ref=P9L9FQKY